BİTMEYEN UMUT
Öğleden sonra biraz olsun serinleyen havayla birlikte Lunapark daha da kalabalıklaşmaya başlamıştı. Yaz tatiline yeni giren çocukların cıvıl cıvıl sesleri yankılanıyordu büyük lunapark alanında. Lunapark alanındaki kalabalık umutlandırmaya başladı Kemal’i, belki bugün bir şeyler satabilirdi. Kemal kırklı yaşlarda, kır saçlı, uzun boylu cılız bir adamdı. Lunaparkta pamuk şeker satıyordu, daha doğrusu satmaya çalışıyordu çünkü kimse pamuk şeker almıyordu. Bir haftadır da sadece bir tane pamuk şeker satabilmişti, bu sıcak havada çoğunlukla dondurma satılıyordu.
Lunaparktaki çocukları izlemeye başladı adam. Onları izlerken kızı Irmak aklına geldi, kızı onlar gibi koşup oynayamıyordu; geçen sene evlerinin önündeki ağaçtan düşmüştü ve sakat kalmıştı. Tedavisi vardı fakat bu tedavinin masraflarını karşılayacak kadar paraları yoktu. Zaten kıt kanaat geçiniyorlardı. Kızını öyle görünce içi parçalanıyordu, dünya tatlısı kızı daha yedi yaşında kötürüm kalmıştı ve adamın en zoruna giden şey kızı bu haldeyken elinden hiçbir şeyin gelmemesiydi. Önceleri iş aramıştı fakat bu devirde iş bulmak o kadar da kolay değildi. Daha sonra kırık dökük bir pamuk şeker arabası buldu ve pamuk şeker satmaya karar verdi, elinden başka bir şey de gelmezdi zaten. Sokaklarda gecelere kadar pamuk şeker satmaya çalıştı çaresiz adam fakat olmadı. Sonra şansını lunaparkta denemeye karar verdi belki burada satabilirdi, bir haftadır buradaydı ama sadece bir tane pamuk şeker satabilmişti.
Bir iç çekti adam, üzerindeki boyaları solmuş, tekerlekleri paslanmış olan pamuk şeker
arabasına baktı, eliyle okşar gibi yaptı “Sanırım buradan da gitme vaktimiz geldi ekmek
teknem’’ dedi ama başka nereye gidecekti ki, bilmiyordu. Sonra bir ses duydu: “Amca, bir tane pamuk şeker alabilir miyim’’ kulaklarına inanamıyordu yanlış mı duymuştu acaba arkasına döndü siyah saçlı, beyaz tenli, yedi sekiz yaşlarında bir çocuk, yanındaki kadında annesiydi sanırım. Adam şaşkın bakışlarla bir çocuğa bir annesine bakıyordu hiçbir tepki vermiyordu. “Sanırım burada pamuk şeker yok oğlum, gidelim.’’ dedi kadın. Adam birden kendine geldi “ Bir dakika durun bayan, gitmeyin pamuk şeker var sadece çok uzun zamandır satış yapmamıştım bu yüzden biraz şaşırdım kusura bakmayın’’ dedi heyecanlı bir ses tonu ile. Kadın geri döndü “ Hım… Peki o zaman bir tane alalım benim oğlum pamuk şekeri çok sever’’ dedi. “ Evet ben pamuk şekeri çok severim’’ dedi çocuk. Adam bir taraftan pamuk şekeri hazırlarken bir taraftan da çocuk ile sohbet ediyordu. “Adın ne bakalım senin küçük ?’’ “Benim adım Umut, senin adın ne amca ?’’dedi. “Benim adım da Kemal, benim de senin yaşlarında bir kızım var ama…” adamın yarım kalan sözünü merak etti küçük çocuk “Neden ama dedin de sonunu getirmedin Kemal amca” dedi Umut. Adam bir an duraksadı sonra “ Benim kızım artık yürüyemiyor, geçen sene ağaçtan düştü tedavisi var fakat bunun için gereken parayı kazanamadım, her neyse sen boş ver bunları al bakalım pamuk şekerin” dedi ve gülümseyerek pamuk şekeri çocuğa uzattı. Umut çok üzülmüştü bu duruma, pamuk şekerinden bir ısırık aldı gerçekten çok güzel bir tadı vardı daha önce yediği hiçbir pamuk şekere benzemiyordu. “Bu pamuk şekerin tadı çok güzel, çok farklı neden bu kadar güzel bir pamuk şekeri kimse almıyor?” dedi küçük çocuk. Adam çocuğun yüzüne baktı, gülümsedi” Bu sıcakta genellikle dondurma satılıyor ve benim pamuk şeker arabam da çok bakımsız belki ondandır” dedi. Küçük çocuk dudaklarını büzdü sonra annesine dönüp “ Anne ben her gün bu amcaya yardıma geleyim mi hem pamuk şeker satmak çok zevkli olur” dedi. Annesi “ Olmaz oğlum sen daha çok küçüksün hem amcaya da yük olursun” dedi. Kadın aynı zamanda korkuyordu da oğlunu bir yabancının yanında nasıl bırakırdı. Umut annesinin gözlerinin içine bakarak “ Ne olur annecim, lütfen zaten evimizde çok yakın tam lunaparkın arkasında lütfen” dedi iki dizinin üstüne çökmüş annesine yalvarıyordu. Kadın biraz düşündü oğlunu kırmak istemiyordu, ev yakındı sık sık oğlunu kontrole gelirdi, zaten pamuk şeker satan adam da kötü birine benzemiyordu. “Peki, amcaya sor bakalım seni yanında kabul ederse olabilir” dedi kadın. Umut şimdi de adamın gözlerinin içine bakıyordu. Adam küçük çocuğun kapkara gözlerine baktı onun küçük kalbini kırmak istemiyordu “ Peki, bana yardım etmeye gelebilirsin ama kendini fazla yormak yok tamam mı?” dedi, zaten hiç satış olmayınca gönlü geçer sonra da gider diye düşündü. Küçük çocuk bu sözü duyunca mutluluktan uçacaktı adeta. “ Hadi oğlum şimdi gidelim yarın amcaya yardım etmeye başlarsın” dedi Umut’un annesi. Umut: “ Hoşça kal Kemal amca yarın görüşürüz” dedi sevinçli bir sesle.
Ertesi gün annesi Umut’u lunaparka getirdi “Kendini fazla yorma oğlum, ben seni sık sık kontrole geleceğim ona göre” dedi. Umut: “ Tamam annecim merak etme” dedi sonra annesi gitti. Umut’un elinde bir poşet vardı poşetin içini açarak “ Kemal amca bak anneme limonata yaptırdım, pamuk şeker alana limonata ikram ederiz belki o zaman satılır senin güzel pamuk şekerlerin” dedi çocukça sesiyle. Adam çocuğun iyi niyetliliğine hayran kalmıştı “ Pekâla Umut öyle yaparız, o zaman belki satılır” dedi gülümseyerek çocuğun başını okşadı.
Gerçekten de Umut’un dediği gibi olmuştu pamuk şekerler satılmaya başlamıştı hem de bir iki değil elli altmış tane. O gün adam lunaparkta pamuk şekerlerinin beğenildiğine dair şeyler duymuştu; “Anne bu pamuk şeker çok güzel, baba hep bu pamuk şekerden al bana, abla lütfen bir tane daha alalım…” Adam çok mutlu olmuştu işler hep böyle giderse çok kısa zaman içinde kızının tedavisi için gereken parayı kazanırdı.
Pamuk şekerler satıldıkça küçük Umut da çok mutlu oluyordu belki de onun sayesinde Kemal amcanın kızı yürüyebilecekti. Her geçen gün satışlar daha iyi gidiyordu artık, Kemal amcanın pamuk şekerleri lunaparkta ünlü olmuştu, pamuk şeker arabasını yenilemişlerdi, artık o eski püskü arabanın yerini rengârenk boyanmış bir araba almıştı.
İki buçuk ay sonra adam kızının tedavisi için gereken parayı denkleştirmeyi başarmıştı. Çok mutluydu adam, nihayet canından çok sevdiği kızı yürüyebilecekti ve bunu küçük Umut’a borçluydu bu küçücük çocuk onun hayatını değiştirmişti. Artık okulların açılmasına çok az bir süre vardı, Umut bundan sonra Kemal amcaya yardıma gelemeyecekti fakat yine de evleri yakın olduğu için sık sık ziyarete geleceğini söyledi.
Umut haftada en az iki kez Kemal amcayı ziyarete geliyordu, artık ikisi çok iyi dost gibiydiler. Yine Umut’un Kemal amcayı ziyaret ettiği bir gün “Umut bu cumartesi benim kızım Irmak buraya gelecek o gün sen de gelir misin? Kızım sana teşekkür etmek istiyor” dedi. Umut gülümseyerek “ Tabi ki de gelirim Kemal amca artık Irmakla da arkadaş oluruz” dedi sonra da adamın yanağına bir öpücük kondurdu, hoşça kal deyip evine gitti.
Cumartesi günü adam kızı Irmağı yanında getirmişti, kızı lunaparkta koşuyor oynuyor adam da kızını izliyor ve çok mutlu oluyordu. Artık kızı da diğer çocuklar gibi yürüyebiliyor koşabiliyordu. Öğleden sonra Umut gelecekti ve kızı o iyi niyetli çocuğa teşekkür edecekti.
Vakit öğleden sonrayı geçmişti fakat Umut hala gelmemişti. Neden gelmemişti acaba belki işi çıkmıştır diye düşündü adam. Akşamüzeri olmuştu Umut hala ortalıklarda yoktu. Sanırım bugün gelmeyecek artık yarın evlerine gider neden gelmediğini sorarım diye düşündü adam. Ertesi gün adam Umutların oturduğu eve doğru gitti, kapıyı çaldı kapıyı Umut’un annesi açtı. Adam: “İyi günler, dün Umut gelmemişti ben de onu merak ettim de neden gelemedi acaba” dedi. Kadına baktı ağlıyordu neden ağladığını sordu, kadın ağlayarak “ İki gün önce Umut’a okuldan gelirken araba çarpmış, oğlum öldü!” dedi. Adam öldü lafını duyduğu an sendeledi, düşmemek için bir yere tutundu sonra “Başınız sağ olsun” dedi ve hızlı hızlı oradan uzaklaştı. Yolda yürürken kendini tutamadı, bir banka oturdu ve o bankta uzun uzun ağladı. Hala kabullenemiyordu o küçük çocuk, onun hayatını değiştiren çocuk artık yoktu, Umut ölmüştü.
Kemal amcanın işleri lunaparkta iyi gidiyordu bunu Umut’a borçluydu, o tatlı çocuğa. Bir gün Kemal amca yolda giderken kiralık küçük bir dükkân gördü, o dükkânı kiraladı ve bir kafe yaptı. Umut Kafe artık yeni müşterilerini bekliyordu…
Kağan Güner (KhanGnr)
abdo